Block 3D - free website template from templatemo.com

düşüngü hayatın öteki yüzü

hayaller kahyası - hayatın öteki yüzü...

Osuruk Üzerine

osuruk üzerine  (bir ergenin günlüğünden)
"dünyada iyi veya kötü diye bir şey yoktur. bunlar bizim düşüncelerimizle yarattığımız kavramlardır." şekspir. bu sözü ilk duyduğunuzda dudaklarınız uçuklayabilir, ağzınız açık kalır ve "ne kadar doğru bir söz!" diye ağzınızdan salyalar akıtarak alkış tutarsınız, evet, bu felsefenin yaptığı şeydir; elinizde hiç bir şey olmadığı halde, elinizde bir şeyler varmış gibi davranıp ahkam kesmek... her neyse felsefe yapmayalım şimdi, çünkü ilk osuruk kokusu bundan çıkar ve arkasından onlarca kişi ne kokusu olduğunu tahmin etmeye çalışır. biz şekspirin sözüne dönelim, benim yorumum gayet açık ve net: "güzel söylemiş hayvan!" (ingilizler bu osuruk üzerine yazımı okuyup, üstüne bir de o ulu edebiyatçılarının isminin asıl halini yazmadığım halde, bana dava açarlar ve yüklü miktarda tazminat isterler mi bilemem.) bu sözün doğruluğuna diyecek yok ama gel gelelim işin derinliklerine indikçe karşımıza çok daha değişik bir manzara çıkıyor.

yukarıdaki paragrafta çizmeye çalıştığım ama tembellikten çok da netleştiremediğim manzarayı daha da belirgin bir hale getirmek... bu cümleyi tamamlayacak kadar bilincim yerinde değil sanırım. gelelim konuya, hani derler "bardağın dolu tarafından bakın, olumsuz düşünmeyin." inanın özünde yalnızca ama yalnızca bu olan ama yazarların sıçtıkları boklarla süsledikleri yüzlerce kitap bulabilirsiniz. halbuki nasıl bir kandırmacadır bu, bardağın dolu tarafı nasıl bir gerçeklikse, bardağın boş tarafı da onun kadar gerçektir. bardağın yalnızca boş tarafını görmek nasıl bir aptallıksa, yalnızca dolu tarafından bakmak ya da görmek -her ne haltsa - de aynı derecede aptallıktır. oysaki bardağın bir yarısının dolu, diğer yarısının boş olduğunu görebilecek kadar görüş açısı olmalı insanın... zzzzzzzzzzzz.... ha pardon... nerde kalmıştık... ha tamam... hani hep olumlu düşünmemiz gerektiği üzerine bas bas bağıran insanlar, çığ gibi büyüyor ya, gerçi pozitif düşünce deniliyor - malumunuz her şeyin ecnebicesi daha havalı- o da ayrı bir mevzu - bakın konu demiyorum. neymiş efendim, iyi düşünürsek iyi olurmuş, buna da şükürmüş, insan elindekilerin değerini bilirse mutlu olabilirmiş, neymiş efendim, insan değiştiremedikleri için niye üzülüyormuş falan da filan. insan denilen şeyin bu zavallılığı hep güldürmüştür beni. ne kadar çok duymuşsunuzdur: "ya sağol ya, moralim düzeldi." iki söz yetiyor işte, moralini bozmaya da düzeltmeye de. o koca kıçını gerçeklere dönünce sanki değişmiş oluyor her şey! saçma!

hadi o zaman diyorum, ben dediğiniz gibi bir adam oldum ve bardağın dolu tarafından baktım diyelim, ayan beyan görülen bu kahpelikler, sahtelikler, yalanlar  ne olacak. sen istediğin kadar iyi ol, dolu tarafına bak o bardak dediğin zımbırtının, sevdiğin bir insanın yalanları paldır küldür kucağına dökülür ve bu sevdiğini sandığın şahıs, öylesine bir pişkinlikle yüzüne sırıttığında, üç kuruş için insanlar satıldığında, dünyadaki açlığı önlemek için internetten web sitesi kuranlar köşeyi dönerken, açlıktan ölen insanların sayısı gün be gün arttığında, samimi olduğun bir kızın namus abidesi gibi görünüp aslında dünyadaki bir numaralı orospu olduğunu anladığında ve bunun gibi nice iğrenç şeyler bir bir karşına dikildiğinde ve en sonunda hayatının aslında bir yalan olduğunu anladığında nasıl olur da "aslında hayat güzel, sen bakmayı bilmiyorsun!" dersin. anlayacağınız dostlarım -kimse artık onlar- yalan bir mutluluğu, gerçek bir mutsuzluğa asla tercih etmeyin, bu acılar, bu mutsuzluklar da hayatın bir parçasıdır elbet ve hayat dediğiniz bok, yalnızca mutluluğa ulaşma çabası olarak nitelendirilemez de zaten. bardak olayı da yarım kaldı; diyeceğim şudur: " dostum bardağın dolu tarafı demişsin ama bu bardak dibine kadar boş!"  bitirmeden son bir şey daha:

"yazmak osurmak gibidir, çoğu zaman tutarsın kendini sonra ortalığı inletir yazdıkların, sen rahatlarsın; çevre rahatsız olur."
mustafa erdoğan 
Bugün 8 ziyaretçi (14 klik) kişi burdaydı!
                image                
Yeni Haberler :

“Her şeyim var şimdi. Bir evim, bir arabam… İşim var ve bol param… Sağlıklıyım ve hâla güzelim. Bir sürü tanıdığım var, bir sürü arkadaşım ve dostçuklarım…

Müziğin sesiyle uyandı , akşamdan kalma bir zihinle bulanık rüyasından uyanmıştı...İçki kadehleri vardı yerlerde. Sonra derin bir nefes aldı yapmak istediği tek şey hayallerinin ritmini duyabilmekti. Uykuya çok düşkün...

Utancından kıpkırmızı olmuş bir surat arıyordu. Evet, çevresinde hali hazırda yeterince çok kırmızı surat vardı; ancak yüzlerinin kızarmış olduğunun çok da farkında değillerdi...

Ay gökte mavimsi bir renk almıştı o gün. En güzel rengi, en güzel hali... Gözlerini hiç kapatmak istemiyordu Kurt, hiç uyumak istemiyordu...

İçinde değerli sandığı bir şeyleri, bir dostluğu kurtarma arzusuyla atıştıran tatlı yağmurun altında küçük adımlarla ilerliyordu.. kafasında türlü türlü düşünceler belli belirsizdi...

Loş sokak lambaların aydınlattığı yolda hızla ilerliyordu. Akşamın en çok bu vaktini severdi; kızıla kesmiş bir gökyüzü, yuvalarına gitmekte olan zavallı kuşların veda cıvıltıları. Nefret ettiği sonbahar ayı olmasına rağmen...

yine döktüm tüm yapraklarımı / bir bir haykırdılar dallarımdan koparken...

bugün binlerce hayal aktı gözlerimden / önce anılarımla kuruladım onları...

Koskoca bir yaz tatilinden sonra, yine okulun başlama zamanı gelmiş çatmıştı. Mustafa ders kaydını yapmış, rahat bir şekilde yeni dönemin başlamasını bekliyordu....

Sıcak, sıkıcı bir yaz günüydü. Odasının penceresinden bakan Serdar, evin bahçesindeki dutun yaprağının bile kıpırdamadığının farkına vardı....

Masafuso yeni yüzüyle artık daha renkli.Çalışmalarımız devam ediyor...

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol