Bitki - Mustafa Erdogan
bitki
obur, koca göbekli bir herifin görgüsüzce, muhtemelen yıllardır fırçalanmamış olduğu eğri büğrü dişleriyle eti kemikten sıyırması gibi sıyrılmaya başlarsın çocukluğundan , halbuki sen yüzme bilmezsin; o çocukluk anıların can simidin oluyordur engin sularda; hele ki boğulmana ramak kalmışken. 'bir de çaresiz insanlar geçmişe takılır kalır' derdin, hala da öyle düşünüyorsundur gerçi ama adet olur sende düşündüğün şeyin tam tersini yapmak...
kararların olmaz artık.. harfler sözcükleri terketmeye başlar birer bier; artık kararların değil karaların olur,bağlarsın bir tarafların, derken ortadan bir anda kaybolan hafler yanlarında yeni haflerle geri dönerler; bir bakmışsın karar dediğin şey karartı olup çöker anılarının üzerine; öyle ki hayatındaki en güzel anılarını artık anımsayamaz olursun; yeni anılar uydurursun kafandan kendini onlara inandırırsın; hayatında hiç bu kadar bir şeyleri gerçekleştirmeye niyetlenmemişsindir halbuki, bu kadar kararlı hissetmemişsindir bir şey yapmak için. oysaki sokakta yürürken, evde boş boş oturuyorken bulursun kendini; en sevdiğin arkadaşınla oturmuş muhabbet ediyorken, bir bakmışsın ki kapının kilidini açmak için anahtarı delğine uydurmuşsun.
yok hayır; hiç sıkılmazsın, en çok da bu rahatsızlık verir sana; saatlerce duvarlara bakarsın ama sıkılıp da başka bir şey yapmaya yeltenmezsin. sözcüklerin tükenir ve daha önce düşüncelerini önemsemeyip, gülüp geçtiğin insanlarla ateşli bir ağız dalaşına girişirsin, sonra tam ikna etmişken karşındakine ne kadar haklı olduğunu; 'sen haklısın arkadaş' der çıkarsın işin içinden. yarım bırakırsın her şeyi, hem de bilerek, tam tamamlayacakken o işi bırakıp başka bir işi yarım bırakmaya niyetlenirsin, yarım kalır her
önce bir taklitçilikdir alır başını gider, kafanı çevirip baktığında kimi görsen onun gibi olmaya çalışırsın, sonra kim ne derse onu yaparsın sürekli, gösterilen her yola girer çıkar, bir bok çuvalı gibi bir kenara bırakılmış, terkedilmiş olduğunu bilir, seni hiç bir yola çağırmaya tenezzül etmemelerinden gurur duyarsın.
teker teker kesilir selamlaşmalar, adın önce duyulmaz sonra anımsanmaz olur, bir yalnızlığın girdabına düşersin, daha önce hiç girmediğin yollara sapar, yeni hayatlar görür, yeni şeyler öğrenirsin, önemsenmez, umursanmazsın, ama bu sana yeni eğlence kapıları açar, hayat o zaman eğlenceli olur, hayata açtığın bu yeni sayfaya kendince anlamsız şekiller çizersin, çizik çizik olur hayat...
mustafa erdoğan (m.e.)
Bugün 110 ziyaretçi (150 klik) kişi burdaydı!