Block 3D - free website template from templatemo.com

düşüngü hayatın öteki yüzü

hayaller kahyası - hayatın öteki yüzü...

Dert Deresi



Dert Deresi

    "Aynı derede iki kere yüzemezsin... " Bu sözü ilk duyduğumda nasıl sevinmiştim anlatamam! Demek ki her seferinde farklı bir dereye küfrediyorum. Üstüne üstlük her küfredişimde de o eski insan olmadığımı bilmek beni onurlandırıyor doğrusu. Yahu altı üstü boklu bir dere için, işsiz güçsüz bir adamın ortaya atılıp, aynı boktanlıkla bu sözü söyleyip, ünlü olmasına veyahut olabilmesine anlam verebiliyorum da, bu sözün ne kadar doğru bir söz olduğu karşısında nutku tutulan, daha sonra belli bir süre bu söze kafa patlatan, onunla da yetinmeyipbu söz hakkında saatlerce konuşan veyahut konuşabilen insan karşısında şaşıp kalıyorum! Biliyorum, kör bir kuyu kadar derin anlamı var ve dere o tümcede yalnızca bir sembol olarak kullanılmış, bu sözün üzerinde düşünmeye değer diyeceksin. Ama biraz da sen anlasan ya beni. Aynı derede iki kere yüzülemeyeceğini bilmek hiç de mutlu etmiyor beni. Şimdi o mutlu olmayan adam da aynı adam değil diye başlama. Mümkünatı olsa da aynı derede dört kere yüzebilsem de bu hayata çok da özel bir anlam katmayacak, beni şimdiki durumumdan daha mutlu etmeyecekti. O yüzden sen benim ruhumun yaralarını sarabilecek bir şey bulsan daha iyi edersin... Neyse bu dere mevzusunu şimdilik bir kenara bırakalım.

   Boş bir adam olduğumu ileri sürüyorlar - haklılar da- Çok önemli konular hakkında bilgi ve deneyim sahbi değilmişim - doğrudur - Bunların hepsini kabullendim ama bunlarla övünecek değilim. Geçen gün kulak kabarttım, benim bilgisiz bir ahmak olduğumu söyleyenlere. " Yumurta mı tavuktan çıkar yoksa tavuk mu yumurtadan," konusunu ateşli ve hararetli şekilde tartışıyorlardı. Belirli bir süre sonra ne dediklerine hiç bir anlam veremediğimi farkettim - canım acayip şekilde tavuk çekti o ayrı - " İnsanlık nasıl bir noktaya geldi, ne kadar uygarlaştı! " diyordu geçenlerde tanıdığım bir surat. Bu sözüne katılmıyor olduğumu, şiddetle karşı çıkacak falan olduğumu düşünüyorsun. Yalnız bu kez yanlış ata oynadın haberin olsun. Çünkü az çok hemfikiriz bu sözü söyleyen bünyeyle. En azından benim düşüncemi sorduğunda aynı fikirde olduğumu belirttim.Görme organlarındaki parıltı görülmeye değerdi doğrusu.

   İçimden başka bir paragrafa geçmek geldiği için, başladım bu paragrafa, yoksa niyetim önceki paragrafta sonlandırmaktı okumaktan sıkıldığın - belki de bu kısmına gelmeden yarıda bıraktığın - yazıyı. Bak şimdi de diyorum ki bir önceki cümlede söylediklerim şakaydı; öyle içimden yeni bir paragrafa geçmek geldiğinden falan başlamadım bu paragrafa hiç; yalnızca bana öğretilenlere göre bir sonuç paragrafı yazıp, bütün konuyu özetleyen bir şeyler yazmalıymışım. Bunu hakkıyla yapamamaktan korkuyor da olabilirim şu an için ama boşver şimdi... Nerde kalmıştık: dünya yuvarlaktır, üçgenin iç açıları toplamı 180 derece, bir gün 24 saat - ki dakka hesabıyla 1440 dakika eder - ve bunların yanından son olarak ben mutsuz olmanın yanında umutsuzum.

Mustafa Erdoğan      
Bugün 23 ziyaretçi (33 klik) kişi burdaydı!
                image                
Yeni Haberler :

“Her şeyim var şimdi. Bir evim, bir arabam… İşim var ve bol param… Sağlıklıyım ve hâla güzelim. Bir sürü tanıdığım var, bir sürü arkadaşım ve dostçuklarım…

Müziğin sesiyle uyandı , akşamdan kalma bir zihinle bulanık rüyasından uyanmıştı...İçki kadehleri vardı yerlerde. Sonra derin bir nefes aldı yapmak istediği tek şey hayallerinin ritmini duyabilmekti. Uykuya çok düşkün...

Utancından kıpkırmızı olmuş bir surat arıyordu. Evet, çevresinde hali hazırda yeterince çok kırmızı surat vardı; ancak yüzlerinin kızarmış olduğunun çok da farkında değillerdi...

Ay gökte mavimsi bir renk almıştı o gün. En güzel rengi, en güzel hali... Gözlerini hiç kapatmak istemiyordu Kurt, hiç uyumak istemiyordu...

İçinde değerli sandığı bir şeyleri, bir dostluğu kurtarma arzusuyla atıştıran tatlı yağmurun altında küçük adımlarla ilerliyordu.. kafasında türlü türlü düşünceler belli belirsizdi...

Loş sokak lambaların aydınlattığı yolda hızla ilerliyordu. Akşamın en çok bu vaktini severdi; kızıla kesmiş bir gökyüzü, yuvalarına gitmekte olan zavallı kuşların veda cıvıltıları. Nefret ettiği sonbahar ayı olmasına rağmen...

yine döktüm tüm yapraklarımı / bir bir haykırdılar dallarımdan koparken...

bugün binlerce hayal aktı gözlerimden / önce anılarımla kuruladım onları...

Koskoca bir yaz tatilinden sonra, yine okulun başlama zamanı gelmiş çatmıştı. Mustafa ders kaydını yapmış, rahat bir şekilde yeni dönemin başlamasını bekliyordu....

Sıcak, sıkıcı bir yaz günüydü. Odasının penceresinden bakan Serdar, evin bahçesindeki dutun yaprağının bile kıpırdamadığının farkına vardı....

Masafuso yeni yüzüyle artık daha renkli.Çalışmalarımız devam ediyor...

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol